Monday, August 31, 2009

Rezil..? Vezir..?

John Barnes ve Jason McAteer... Tranmere Rovers teknik ekibinin bir ve iki numaralı adamları... Eski Liverpool efsaneleri..Ancak Rovers taraftarlarına ve takımdaki bazı futbolculara göre bu ikili; Dumb&Dumber....

* * *
Rovers, geçtiğimiz sezonun son maçında, son dakikada yediği golle play-off'a kalamamıştı. Hatta o haftaki Soccer Saturday'i izleyip, Ada'da ki müthiş heyecanı bloga yazmıştım. Tekrar Rovers'a dönelim, Ronnie Moore kulüp tarihinin unutulmaz isimlerinden biri. Taraftarlar için de efsane konumunda. Kariyerinde 11 yıl (8+3) Tranmere Rovers forması giyen ve takım kaptanlığı da yapan Moore, aynı zamanda kulübe yardımcı antrenör ve oyuncu-menajer olarak hizmet etmiş. İngiliz teknik adam,2006-2007 sezonun başında da menajer olarak eski kulübü Rovers'a geri döndü. Üç sene görev yaptıktan sonra, başkanın "son 3 sezonda taraftar sayısında %19'luk bir düşüş yaşandığı için yeni bir yol çizmemiz gerek" açıklamasıyla Moore'un görevine sürpriz bir şekilde son verildi. Esasında ipler Tranmere Rovers başkanı Peter Johnson'ın bu kararıyla gerilmeye başladı. Kimse bu %19'luk düşüş söylemine inanmadı. John Barnes ve McAteer ikilisi sezona berbat bir başlangıç yapınca da gerilen ipler koptu. Taraftar, başkana, teknik ekibe cephe almış durumda. Facebook' ta "John Barnes/Jason McAteer can stay away from Tranmere Rovers !!" isimli bir grup kurulmuş. Genel tavır Ronnie'e haksızlık yapıldığı ve onun geri dönmesi yönünde. Hedefteki adam ise başkan Peter Johnson...

Tranmere Rovers bir Merseyside takımı. Her ne kadar Rovers ile Liverpool arasında lig farkı olsada taraftarların Liverpool'dan pek haz etmediğini ortada. Barnes&McAteer ikilisinin göreve başlaması, bu sezon Liverpool reserve takımının , Tranmere Rovers'ın stadı, Prenton Park'da oynayacak olması taraftarda Liverpool'un arka bahçesi olma hissiyatı yaratmış. Haliyle We are Rovers, not Liverpool B diyorlar...

Sunday, August 30, 2009

Sizi Dışarı Alalım(!)


Nice sahasında, Montpellier'e 3-0 mağlup oldu. Maç esnasında deplasman ekibi Montpellier'in taraftarları sahaya bir kaç kez patlayıcı madde atmış. Hakemin, ilk yarı maçı durudurup anons yaptırması ise fayda etmemiş. Çünkü karşılaşmanın 59. dakikasında, takımları 2-0 öndeyken Montpellier taraftarı bir kez daha sahaya patlayıcı madde atınca, hakem soyunma odasına gitmiş. Bu nedenle maç 20 dakika durmuş. Beni şaşırtan konu ise burdan sonra başlıyor. Çünkü karşılaşmanın tekrar başlaması için Montpellier taraftarının stad dışına çıkarılmasına karar verilmiş. Daha çok basketbol salonlarında başvurulan böylesi bir uygulamayı ben futbolda ilk kez görüyorum. Tabi hakkında karar alınan taraf deplasman seyircisi olup, onların da sayısı az olunca bu yöntemi uygulamak kolay gözüküyor. Ancak rollerin değiştiği düşünülse, ev sahibi taraftar için nasıl bir uygulama tercih edilirdi açıkçası merak ediyorum...

Butte Paillade 1991 ve Armata Ultras 2002... Montpellier'in taraftar grupları, Nice karşısında alınan bu galibiyeti 90 dakika izleyip, maçın ardından galibiyeti takımıyla kutlayamamış oldu. Son resimde görüldüğü üzere, tribünü boşaltıyorlar...

Milano Derbisinden

Kaka'sız da Curva Sud Bok Dolu!...

Saturday, August 29, 2009

yeşilkırmızısarımavituruncu


Başka sebepler ile dışarı çıktığımız geceyi, geceyarısına yakın gelen telefon ile Selin & Özgür ikilisinin evinde Rock Band oynayarak tamamladık. Hard'da Donnas - New Kid in School (evet) çalarken farkettim ki, Guitar Hero her haliyle daha iyi bi oyun Rock Band'den. GH5'in de yolda olduğunu düşünürsek, mesai saatleri uzayacak demektir.

Friday, August 28, 2009

İroni

Manchester City'nin yeni sahipleri, kriz ortamında transfere 120 milyon pound para yatırınca, Roman Abramovich, Platini ile özel bir görüşme yapmış. Chelsea'nin sahibi, UEFA başkanına "artık birşeyler yapmanız gerek" demiş! Evet bunu diyen adam Roman Abramovich... Chelsea için altı yılda yaklaşık 700 milyon transfer harcaması yapan Rus... Kulübün 2009/2010 sezonu öncesi transfer için için kasasından çıkan para ise sadece 23 milyon pound. Abramovich pahalı oyuncağından sıkıldı mı? Yoksa O, UEFA'nın 'financial fair-play' dediği yeni olgunun peşinden koşan bir idealist mi?

Thursday, August 27, 2009

Bu(gün)


Malia'dan gelen Stockholm videolarını izleyip sevinmek, schmorgesbord, kötü kahve, pittsburgh'ta trafiğe takılmak, The Diagonal artık Twitter'da (link sağ menüde), bir Beşiktaş taraftarı olarak bütün Galatasaray maçlarını izlemek zorunda kalmak, elvis costello.

Mike Mills

Tuesday, August 25, 2009

UTC Milano'da! Herşey Ultras İçin!

Sampdoria'nın en büyük taraftar grubu olan Ultras Tito Cucchiaroni'nin önde gelenlerinin oluşturduğu 10 kişilik bir ekip bugün Milano'ya gitmiş. Amaç, italya'da 1 ocak 2009'da yürürlüğe girecek olan taraftar kart projesiyle ilgili sıkıntılarını ve düşüncelerini ifade edebilmek. Milano'da yapılacak olan Lig Birliği toplantısı öncesi seslerini duyurabilmek için toplantının yapıldığı binanın önüne gelen Ultras Tito üyeleri, buraya pankartlarını asmışlar. Daha da önemlisi hazırladıkları el broşürlerini basın mensuplarına ve toplantıya giren lig birliği delegelerine dağıtmışlar. Yukarıda bir örneği mevcut olan broşür özetle, kanunlara saygı duyduklarını ancak taraftar karta ve bunun getirdiği baskı ve dayatmalara karşı olduklarını anlatmakta. Ayrıca dağıtılan bu el broşüründe Ultra'ların genel bazı isteklerine de yer verilmiş. Bunlardan bazıları şunlar;

Kale arkası biletlerin maksimum 10 euro olması ,
Statlarda ki polis sayısının azaltılması,
Polis kasklarında, onları tespit etmeye yardımcı olacak bir kod veya bir seri numarası,
Ve tabiki en önemli olanlarından biri de pankart ve bayrak özgürlüğü.

Bilindiği üzere, İtalya'da statlara sokulacak pankartlar ve yapılacak koreografiler önce polis denetiminden geçiyor. Bu durumu epeydir protesto eden Sampdoria tirübleri, uzun zamandır Gradinata Sud'a herhangi bir pankart asmıyorlar. Tekrar taraftar karta dönecek olursak, Sampdoria ultralarını ve diğer tüm ultraları rahatsız eden bu uygulama içişleri bakanı Roberto Maroni'nin bir projesi olarak görünüyor. Ancak bu proje ultralara göre, statlardaki şiddeti önlemekten çok bir fişleme operasyonu. En çok tepki gören ve Ultras Tito Grubu'nunda üzerinde durduğu konu ise spor müsabakalarına girişi yasaklanmış kişiler ile son 5 yılda stadyum ilintili suç işleyenlerin bu kartı alamayacak olması. Yani bir daha statta futbol maçı izleyemeyecek olması. Ultralar, bunun anayasaya aykırı bir uygulama olduğunu savunuyorlar.

Bu projenin duyurulmasından sonra Ultralar pek çok protesto yürüyüşleri düzenledi. Kimi zaman çeşitli şehirlerde tüm gruplar bir araya geldi kimi zaman gruplar kendi şehirlerinde bireysel protestolar yaptılar. Sezon İtalya'da başladı. Muhtemelen Ocak ayına kadar tribünlerde yine bu uygulamayı protesto eden epeyce pankart görüceğiz. Ancak zaman, İtalyan taraftar grupları için daralıyor ve ultralar açısından maalesef şuana dek olumlu bir adım atılabilmiş değil. Ultralar'a göre , devlet ve adalet suç ortağı olmuş.

St. Etienne Taraftarı Sahaya İndi!

Esasında herşeyin evveliyatı var. Hiçbirşey bu sezonla veya bu haftayla başlamadı. Geçen sezon St. Etienne, ligi küme düşme hattının hemen üzerinde tamamlamıştı. Ligin son haftası Valenciennes'e 2-1 yenilmelerine rağmen, rakipleri Caen ve Nantes da mağlup olunca, St. Etienne kümede kalmayı başarmıştı. Geçen yıl, sezon ortası Laurent Roussey'in görevine son verilmiş yerine Alain Perrin getirilmişti. Yönetim, yeni sezonda Perrin ile devam kararı aldı. Ancak lige son derece kötü bir başlangıç yaptılar. St. Etienne, haftasonu oynanan Boulogne maçı dahil olmak üzere, ligde çıktığı üç karşılaşmayı da kaybetti. St. Etienne ultraları (Magic Fans), Boulogne maçı öncesi açtıkları pankartlarla bardağın taşmak üzere olduğu sinyallerini verdiler.

İlk pankartta gayet açık ve netler; "yönetim istifa"... Diğer pankartta ise "en azından bir puan alın ve rüyalarımızı gerçek yapın" tarzı, hem futbolcularla hem de içinde bulundukları durumla dalga geçer bir tavır var.


Yukarıdaki pankart ise "dörtlü" ye ithaf edilmiş. Anlaşılan o ki tüm fatura onlara kesilmiş;

Başkan: Bernard Caiazzo
Başkan Yardımcısı: Roland Romeyer
Genel Direktör: Vincent Tong-Cuong
Genel Menajer: Damien Comolli
Boulogne maçı sonrası tabela, 1-0'lık deplasman takımının galibiyetini gösteriyordu. Bu durumda bardağı taşıracak son damlayı arayan St. Etienne taraftarları için yeterli bir neden oldu. Bitiş düdüğüyle birlikte Magic Fans grubunun önderliğinde yaklaşık 200 taraftar sahaya girdi. Önce yönetimi protesto etmek için, başkanın olduğu tribünün önünde toplandılar, ardından Boulogne seyircisinin olduğu yere gidip, konuk takım taraftarlarını alkışladılar. Bu tarz sahaya dalma operasyonu Fransa'da en son 2007 senesinde yaşanmıştı. (hatırlamak için tıklayın) Nantes taraftarı, 45 yıl sonra küme düşmelerini kabullenememiş ve Toulouse maçının 87. dakikasında sahaya girmişlerdi.

Yönetim son olarak Gomis'i Lyon'a sattıktan sonra, Sonago'yu Werder Bremen'den transfer etmişti. Yaşanan bu gerginliklerin ardından iki hücum oyuncusunun daha transfer edileceği ve ayrıca River Plate'den ofensif orta saha oyuncusu Augusto Fernandez ile anlaşılmak üzere olduğu açıklandı. Tabi bunlar taraftarı ne kadar tatmin eder belli değil.. Herşeyi skor tabelası belli edecek. Son oalrak, St. Etienne taraftarlarının sahaya girmesinin ardından, teknik direktör Perrin'in açıklamasını aktaralım. Hani biz hep kendimize Avrupa'yı örnek gösteririz ya, Fransız teknik adamda öyle yapmış; "Öfkeye kapılmamak lazım, bakın İngiltere'de sonuç ne olursa olsun taraftarlar oyuncularını alkışlarla uğurlar.Çünkü onlar şovun bir parçasıdır" demiş. Ama burası kıta avrupası ve güneye indikçe atmosfer daha da ısınıyor!

Monday, August 24, 2009

Yeni Ebedi Kral

Geçen hafta Twente deplasmanda ADO Den Hag'ı 1-0 mağlup ederken, takımın tek golü Blaise N'kufo'dan gelmişti. Galibiyeti getiren bu gol, N'kufo için üç puandan daha da ötesini ifade ediyordu. Kongo asıllı İsviçreli , Twente tarihinin en çok gol atan futbolcusu ünvanının artık yeni sahibiydi. Twente'nin unutulmaz futbolcularından olan ve kulübe tam 11 sezon hizmet etmiş Jan Jeuring'in 103 gollük performansını, N'kufo geride bırakmayı başarmıştı. Den Hag deplasmanı dönüşü de Twente tribünün lokomotif grubu "Vak-P" önderliğinde N'kufo'ya müthiş bir karşılama yapılıyor.

Tabi taraftarın bu samimi tebriğinden sonra, esas kutlamanın ve onurlandırmanın Arke Stadı'nda olacağını tahmin etmek zor olmazdı. Twente, haftasonu sahasında RKC Waalwijk'i konuk etti. Karşılaşma öncesi tribünde N'kufo için müthiş bir koreografi yapıldı. N'kufo'da 2-1 sonuçlanan maçta, takımının 2. golünü atarak, hem rekorunu bir gol daha geliştirmiş hem de taraftarlarına kendince bir teşekkür etmiş oldu.

Blaise N'kufo 2003 senesinden beri formasını giydiği Twente'ye ve futbola sezonsonu veda edecek. Şuan 33 yaşında olan futbolcunun yeni rotası ise ailesiyle birlikte bizim tomwood'un memleketi Kanada olacakmış. Son bir hafta içinde yaşadığı ve gördükleri ile zaten şimdiden Kanada'ya havasına girmiştir. Kafayı yastığa koyduğunda huzur içinde uyumak..

Thursday, August 20, 2009

Kırmızı Kart

Liverpool-Hull City maçı öncesi ev sahibi taraftarlardan bir mesaj...

Friday, August 14, 2009

Advocaat'ı Uğurlarken

Dick Advocaat Rusya'dan ayrıldı. Zenit taraftarı da Hollandalı teknik adamı, bu veda gününde yalnız bırakmamış. Zenitli futbolseverler, takıma tarihindeki ilk Rusya premier lig şampiyonluğunu ve ilk UEFA Kupası zaferini yaşatan Dick Advocaat'ı hakkettiği gibi uğurlamışlar. Resimden anlaşıldığı üzere Advocaat'ı ağlatmayı bile başarmışlar. Advocaat'ın yeni durağı Belçika milli takımı olacak. Zenit'te boşalan teknik direktörlük koltuğu içinse Mancini'nin ismi geçiyor.

Thursday, August 13, 2009

Uğur Denemesi

Adebayor'un Man.City'e transfer olmasından sonra, Arsenal'in gol yollarında umut bağladığı isimlerden biri şüphesiz Nicklas Bendtner.Genç Danimarkalı da bu sorumluluğu üzerinde hissetmiş olmalıki, gerek mental gerekse de fiziksel olarak yeni sezona en hazır şekilde girme telaşında. Bu uğurda Bendtner'in son hamlesi forma numarasında yaptığı değişiklik oldu.Önceki sezonlar 26 numaralı formayı giyen, 21 yaşındaki oyuncu, yeni sezonda "52" numarayı giyme kararı aldı. Kendisi için özel bir rakam olduğundan dolayı, 52 numarayı seçtiğini açıklayan Bendtner, yeni sırt numarasının ona şans getireceğine de inandığını belirtmiş.Tabi bu değişiklik ufak bir sıkıntı yaratmış. Danimarkalı oyuncunun bu ani kararı alması, yeni sezon formalarına Bendtner ismini ve 26 numarayı yazdıran Arsenal taraftarlarını mağdur etmiş gibi görünüyor. Ancak Bendtner, kulübün resmi internet sitesinden bu duruma da açıklık getirdi ve formalarını değiştirmek isteyen taraftarların masraflarını, kendisinin karşılayacağını duyurdu.Keza Arsenal kulübüde söz konusu formaları iade edenlere geri ödeme yapıcağını açıkladı. Nicklas Bendtner geçtiğimiz sezon, 50 maçta 15 gol atmıştı. Danimarkalı'nın bu sezon ki performansını, bu son hamlesinin ardından daha farklı bir gözle takip etmek gerekiyor.

Wednesday, August 12, 2009

Erken Final

İngiltere'de sezonun ilk finali Ekim ayında. Bu finalde mücadele edecek isimler; Steven Gerrard, Jamie Carragher ve Fernando Torres... Liverpool'un üç yıldızı bu kez birbirlerine rakip oluyorlar. Amaç en güzel yemeği yapabilmek. İngiltere'nin Michelin yıldızlı şefi Marco Pierre White'in juri olacağı finalin yeri ise Carragher'ın sahibi olduğu restorant. Kaptan Gerrard'ın, Liverpool şehrini'nin geleneksel yemeklerinden olan Scouse ile yarışmaya katılacağı söyleniyor. Torres'in ise İspanyol mutfağının dışına çıkması heralde sürpriz olur. Carragher'da şüphesiz ev sahibi olma avantajını sonuna kadar kullanmaya çalışacaktır.

Bizden Kaçmaz!

Sabah internette bakınırken tesadüfen okudum, Michela Quattrociocche, Roma'dan Liverpool'a imza atan Alberto Aquilani'nin sevgilisiymiş. "Scusa ma ti chiamo amore"... Vakti zamanında izlemek için yönlendirilirken, iki nokta ön plana çekilmişti; Michela Quattrociocche ve filmin esas oğlanının (Raoul Bova) evi... Vasatın altında bir İtalyan filminde, vasatı epeyce aşan iki unsurdu hakikaten.

Wednesday, August 5, 2009

Modern Harabeler



Modern harabe fotoğrafçılığını bir nevi "kentsel keşif" olarak da adlandırabiliriz, ofisler, tuvaletler, oteller, tiyatrolar, bir klasik olarak motel havuzları. Aşağıdaki adreslerin hepsi Amerika'dan ancak daha kapsamlı bir araştırma ile başka şehirlerde de benzer keşifler üzerine sayfalar bulunabilir sanıyorum.

The Kohrman Report
J Bennett Fitts
Forgotten Detroit

Tuesday, August 4, 2009

Geri geliyorlar

Öğleden sonra güzel haberler var. Murat Murathanoğlu ve Yiğiter Uluğ, TRT ile içeriği basketbol olmayan bir program için anlaşmaya varmışlar. Programın ne üzerine olacağına dair bir bilgi ve ortada henüz imzalanan bir sözleşme yok ancak çok sevdiğimiz bu ikilinin tekrar bir araya geliyor olma ihtimali bile yeterince güzel. TRT'nin atağı bununla da sınırlı kalmıyor, İspanya Basketbol Ligi, Asociación de Clubs de Baloncesto'nun yayın haklarını da alan TRT yine Murat Murathanoğlu ve Yiğiter Uluğ'un sunumuyla haftasonları bir ya da iki maçı canlı yayınlayacak.