Tuesday, March 31, 2009

2008'in En Çok Kazananları


1. David Beckham (Milan): £30.1m
2. Lionel Messi (Barcelona): £26.6m
3. Ronaldinho (Milan): £18.2m
4. Cristiano Ronaldo (Manchester United): £17.02m
5. Thierry Henry (Barcelona): £15.82m
6. Kaka (Milan): £13.07m
7. Zlatan Ibrahimovic (Inter): £13.03
8. Wayne Rooney (Manchester United): £12.56
9. Frank Lampard (Chelsea): £12.10
10. John Terry (Chelsea): £10.89

Monday, March 30, 2009

March Madness

NCAA'de mart çılgınlığı geride kaldı. Final four biletleri sahiplerini buldu.
Peki tifo için mart ayı nasıl geçti?

2 maddi hasarlı trafik kazası
1 mekanik arıza
1 trafik cezası

Ben march madness diye buna derim...

Thursday, March 26, 2009

Turkish Kovboy



" 'Suyu kapat yok bilmem ne' işleri beni bayıyor. Geçen gün televizyonda Okan Bayülgen bir program yaptı. Kendisini severim ama bu konuda baskı uygulanacak olanlar bizim insanlarımız değil ki. Eşeğin osurmasıyla küre ısınmaz! Başta Amerika olmak üzere, sen savaş teknolojilerinle her haltı ye, ondan sonra olay, ezdiğin ülkelere malolsun."

Kıraç küresel ısınma hakkında açıklama yapıyor. Bu ülkenin "sanatçısı" kendisi. Bu haberi okuduğumun ertesi sabahı Larry King'de Edward Norton aynı konu üzerine detaylı açıklamalar yapıyor, Earth Hour projesini anlatıyor, durumun vahametinden, en küçük ayrıntının nelere malolabileceğinden dem vuruyor. Kıraç bey ise eşek osuruğu diyor, sadece bu durum için değil bulabildiği her ortamda amerikalılara ve ingilizceye sallıyor, sonra sahnede John Wayne gibi kovboy şapkası-çizmesi ile endam ediyor. Olayın "bizim insanlarımız" olayından ziyade "insanlar" olduğunun ayırdına nasıl oluyorsa varamıyor.

Gazetede fikirlerinin basılabilmesi ayrıcalığına kavuşmuş bir insan, kapsamı çok geniş bir konu hakkında, neredeyse cehalet diyebileceğimiz bir kelime savurganlığı ile nasıl böyle bir açıklama yapabiliyor bilmiyorum.

Earth Hour hakkında buraya göz atabilir, bu Cumartesi akşamı bir saat için elektriklerinizi kapatabilir, milli maç öncesi kafanızı boşaltabilirsiniz.

Lexington Luncheonette, NYC


Öğle yemeği, kemerli burun, yanlamasına ekolanan garip aksan, aralıksız Tifo'ya paslanan linkler..Ne yapacağız bu durumu bilemiyorum.

Wednesday, March 25, 2009

Kop Of The Pops

Alvaro Arbeloa, özlenen şampiyonluğa ulaşıp, Liverpool kentinde The Beatles'dan daha meşhur olacaklarını iddia etmiş. Sun gazetesi de haliyle bu ortayı basit bir kolaj çalışmasıyla gole çevirmeyi başarmış. Sol baştan say;
Torres, Gerrard, Alonso and Carragher
Sanırsın Ringo, John, Paul ve George

Monday, March 23, 2009

Marnie


Marnie Stern, 12 Mayıs. Ortalığı dağıtmaya, tshirtleri terletmeye, kulaklarımıza tecavüz etmeye geliyor. Şu ana kadar '09'un en güzel haberi.

6 feet 7 inches @ Zuma


Peter Crouch ve sevgilisi Abbey Clancy...
Orantısız ikili, Londra Zuma'dan çıkarken fotoğraflanmış.
TheDiagonal Magazin Servisi
edit: yıllar önce show radyo'da radyo maraton diye bir program vardı. kısa süreli, futbol endeksli medya maceramın önemli duraklarından biriydi. bugün yukarıda girdiğim post'a istinaden bana o yılları bir sms ile hatırlatan, eski dostuma selam ederim. ne varsa eskilerde var. ama en eskisi tomwood ile torezege!
gaza gelince yazılan edit:yıllar sonra noterde şirket kuruluşu için sıramızı bekliyoruz. beş kişiyiz. limited şirket kuruluyor. o sırada laflıyoruz. laf lafı açıyor. dakikalar sonra ortaklarımdan biri olacak adam, radyo maraton döneminde ismini hiç bilmediğim, kendisini de hiç görmediğim teknik ekipten biri çıkıyor. sırtında 10 numara yazmayan ama 0n numara adamlardan biri. hayat bize hep tatlı sürprizler hazırlıyor, değil mi sevgili haşmet?

Sunday, March 22, 2009

Yine Onlar Şampiyon

Galatasaray lige gayri-resmi noktayı koymuşken, Kargin mesaj attı: "Olympiakos yine şampiyon!" Herkes Lyon'u konuşuyor, ama Pire'nin çocukları son 13 yılda ki 12. şampiyonluğuna ulaştı. Panionios'u 2-1 geriden gelip 3-2 mağlup edince, şampiyonluğu ilan ettiler. Derbyshire yine gol atmış. Yunan Ligi'nin bitimine 3 maç kaldı. Sonrasında Avrupa'ya gidecek takımları belirlemek için kısa bir play-off maratonu var. Ayrıca lige bu sezon yükselen Okan Yılmaz'ın takımı Pantrakıkos Komotini de ligde kalmayı başarmış.

Saturday, March 21, 2009

Rejenere Oldum

36 saati devirdik. Rejenerasyonumu anca tamamlayabildim.Pembe yalanlarla kendimizi inandırdığımız, "ya olursa!"larla motive olduğumuz Kadıköy finali uçup gitti. Hayaller son buldu. Hamburg faciasının bunda etkisi var mı bilmiyorum ama, bende aynı perşembe üç yılı geride bıraktığım, bir kaç kez askıya aldığım sözleşmemi fesh ettim. Artık geri dönüş yok. Bu sabaha daha umutlu uyandım. Beni teselli etmesi için Harry'i aradım ama ulaşamadım. Tomwood, para mutluluğu satın alır mı?

Wednesday, March 18, 2009

Atağın Yönünü Değiştiren İzlandalı: Kria Brekkan



Torezege'yi yeni yollamışız, iki gündür yorgunum, öğleden sonra koltukta 10-15 dakikalık powernap'ler ile kafamı dinlendirmeye çalışıyorum. Akşam konser var, gitsem bi dert, gitmesem de öyle. Kaçırıp sonradan üzüldüğüm epey konser oldu zamanında, o listeye bi tane daha eklensin istemiyorum. Akşam için kulaklarımın bekleyebileceğinden çok uzaklarda Avishai Cohen, Robert Johnson etrafında dönüp duruyorum. Aklıma Clapton'un Enoch Powell'i açıkça desteklediği faşizan söylemleri geliyor, sonra da gidip Robert Johnson için yaptığı tribute albüm. İkiyüzlülük. Paul Weller'in bir röportajında okumuştum bu olayı diyorum diyorum, röportajı bulamıyorum ama o CDyi buluyorum. Seviniyorum. Gitmem lazım diyorum, gidiyorum.

İçerisi beklediğimden daha tenha. Buraks beyi arıyorum, daha yeni işten kafamı kaldırdım, gelemiyorum diyor. İyi diyorum, tanıdık bi kaç sima, bi kaç selam, ne yaptın ne ettin. Proudpilot yarısı Biblo'yu dinliyoruz, 15-20 kişi var yok.Sonra Kria Brekkan geliyor, konuşmuyor, elleri dolu. Setup’ını yapıyor, tuvalete giderken arkasından bakıyorum. 5dk. sonra örümcek kadın olarak geri geliyor, ayakları çıplak. Zahmetli iş yaptığı. Dinlemesi de zahmetli, sabır ister, idman ister. Daha da keyifleniyorum. Gözlerimi ayırıp etrafa baktığımda daha da az insan görüyorum. Bana uyar.

“Kardeşim biraz hasta, bu şarkıyı onun için söylüyorum” diyor, parmakları keyboard’da. Duruyor, sessizlik istiyor, “Aslında piyano olsa daha güzel olacak, yakınlarda geniş bir salonu ve piyanosu olan varsa oraya gidelim” diyor. Olsa gidecek, biz de peşinden. Samimiyetinden şüphe etmiyorum. “İzlanda folk şarkıları çalayım mı?” diyor, alkışlıyoruz. Bir haftadır aklımda Helena Espvall & Masaki Batoh’un “Jag Vet En Dejlig Rosa”’sı var, Kria kendi türküsünü söylüyor, ben kafamda oraya senkron yapmaya çalışıyorum. Üzerine bir iki şey daha, teşekkür ediyor. “Kaydettiğim bi EP var ama yanımda yok, isteyen olursa bu gece kaydedeyim, yarın size vereyim”. Hay hay. Gidip konuşuyorum biraz, kayıtları ile alakalı bir şeyler soruyorum, EP den istiyorum. Ertesi akşamüstüne sözleşiyoruz.

10 dakika bekletiyor beni, çay içtiğini söylüyor, kibarca özür diliyor, yanında biri daha var, selamlaşıyoruz. Hemen oracıkta CD fold’unu ayaküstü yapıyor, bana uzatırken ne kadar özel bir parçayı daha evime götürdüğümün ayırdına varıyorum. Yaptığı işi ne kadar severek yaptığını anlıyorum, alçakgönüllülüğüne hayran oluyorum. Görüşürüz diyorum, mümkünmüş gibi. Sonra da mümkün olmamasına seviniyorum. Bir gün, tek hikaye, böyle olmalı diyorum. Tifo arıyor, akşam 2K9 yapalım. Tamam, yapalım. Ne yaptın diyor, köşede bi İzlandalıyla buluştum. Anlatıyorum. İyi, ne hoş, blog'a yazarsın. Coming soon diyorum. Tamam diyor Tifo, farklı çevrelerin bambaşka insanlarını yazıyoruz ne de olsa. Sue Bird'ü, Adriana Lima'yı yazmışız. Bu daha bile özel belki.

Hemen üzerine pansii, ondan da güzel haberler alıyorum. Ardından ne zamandır görüşemediğim bi eski arkadaşım. Telefon susmuyor, ayrı ayrı dört beş güzel gün geçirmiş gibi oluyorum. Torezege de döner yakında herhalde diye geçiriyorum içimden.

Neredeyse yaz geliyor. Ne boktan bi kış oldu.

Silk Spectre II

Dandik comic book aparmalarından gına gelmişken, ilaç gibi, şeker gibi yetişen Watchmen'in Silk Spectre II'si Malin Akerman'ın ev arkadaşı, nerd'lerin üzerinden kolay para kazanırken. Ben güldüm. Hatırlatın bi de Watchmen yazısı yazayım daha sonra.


Villanueva'nın twitter'ı



Charlie Villanueva pazar günü oynanan Celtics maçının devre arasında, soyunma odasında, twitter'ından mesaj yolluyor.

"In da locker room, snuck to post with my twitt. We're playing the Celtics, tie ball game at da half. Coach wants more toughness. I gotta step up."

İkinci yarıda Charlie V gerçekten de ağırlığını koyup, 19 sayısının 11'ini 4. çeyrekte kaydediyor, maçı da kazanıyorlar. V sonrasında yeni bir "tweet" daha gönderiyor:

"More halftime twitts may be hard now that I got a lot of attention for it. The coaches might have an extra eye on me now, LOL. j/k."

Koçların ileride belki de baş ağrıtacak yeni bir interaktivizimin ilk örneklerinden olarak hatırlanabilir ileride. Disiplini ve sert mizacı ile tanıdığımız koç Scott Skiles'ın açıklaması da gecikmiyor elbette:

"We made a point to Charlie and the team that it's nothing we ever want to happen again, you know, (we) don't want to blow it out of proportion. But anything that gives the impression that we're not serious and focused at all times is not the correct way we want to go about our business."

Kel kafana dikkat V.

Alışveriş Listesi


İşte Jose Mourinho'nun yeni sezon öncesi alışveriş listesi;


Didier Drogba (Chelsea)

Abou Diaby (Arsenal)

Jermaine Jenas (Tottenham)

Nemanja Vidic (Manchester United)

Tuesday, March 17, 2009

Forman İçin Oyna

Pazar günü oynanan İngiltere-Fransa rugby maçından...

Sergio Pellissier

Adını ne zaman duysam aklıma hemen Chievo gelir, hatta Chievo deseler aklıma önce o gelir

Monday, March 16, 2009

Coming Soon

"Önce Sue Bird, şimdi Adriana Lima, ya sonra..."

Şubat ayında bizimde cevabını bilmediğimiz bu soruyu sormuştuk. Ama artık biliyoruz. Farklı çevrelerin bambaşka insanlarını bu çatı altında toplayan TheDiagonal, yine uluslararası bir ismi siz değerleri okurlarımıza takdim etmeye hazırlanıyor. Çok yakında...

The Diagonal Blog: Bir Sosyal Sorumluluk Projesi

Matt'e Rastladım Tesadüfen

Severim böylesine sürprizleri. Gözden kaçmıştır. Bir müddet sonra bir yerlerde okurken "aaa" dedirttirir. Matt Derbyshire ara transferin son günlerinde alt aylığına Olympiakos'a kiralanmış. Bu sabah farkettim. Iraklis'e beş atmışlar. Gollerden ikisini 81. dakikada oyuna giren Derbyshire atmış. İngiliz'in hikayesi enteresandır. Lokal bir amatör takımdan, 13 yaşındayken, direkt Blackburn Rovers'a transfer olmuştu. 2007' yılıyla birlikte de forma şansını yakalamıştı.



Genelde İngiliz futbolcular ada dışında futbol oynamayı tercih etmez, edenlerin de çok başarılı olduğu söylenemez. Doğusu Derbyshire için cesur bir adım. Bir o kadar da duygusal(!) bir karar olsa gerek.. Şuan 22 yaşında olan İngiliz futbolcu'nun Olympiakos macerasının fena gitmediğini söyleyebiliriz. Yunanistan muhabirimiz Kargin'in ilettiklerine göre, Matt Derbyshire yeni formasıyla henüz 90 dakika oynama fırsatı yakalayamamış. Genelde sonradan oyuna giriyormuş. Ama yinede lig,kupa ve UEFA dahil toplam 6 maçta 3 gol atmayı başarmış. Tabi bu gollerden ikisini dün attığını tekrar hatırlatmak gerek. Bu arada o civarlarda eski Türkiye gol krallarından Okan Yılmaz vardı. Ne yapar ne eder Kargin'a sormak lazım...

Sunday, March 15, 2009

Pippo

Milan deplasmanda Siena'yı 5-1'le geçti. Karşılaşmada iki gol atan Inzaghi, kariyerindeki 300. golü özel hazırlanmış formasıyla kutladı.

Datafobik Geceler

Manifestosal bir gündemi geride bıraktık. Torezege şehre kısa bir ziyarette bulundu. Haliyle bizi taçlandırdığı bu haftasonu daha önceleri olduğu gibi Torezege'ye adanmalıydı. Liverpool, Old Trafford deplasmanından 4 golle dönünce, Tomwood Cumartesi gecesini ve Torezege'yi, efsanevi t-shirt'ü ile selamladı. Repertuarımızın iki güzide parçası sack the boss ve yeovil tezahüratlarıyla ısınan gece, fena sayılmayacak bir katılımla noktalandı. Tüketilen saatlerin sonunda ise manşet belirlenmişti; %100 Datafobik... Kapanışı ise muhtemelen şuan dönüş yolunda olan Torezege'ye armağan edelim. Nuri Bilge Ceylan söylüyor, üç maymun...

Thursday, March 12, 2009

Sunday, March 8, 2009

Hazımsızlık Önemli Bir Sindirim Sistemi Problemidir!

Üç (3)

Dün oynanan Hoffenheim-W.Bremen maçı golsüz beraberlikle sonuçlandı. Ev sahibi ekipten Baubacar Sanogo'nun 3 topu direkten döndü. Böylece 26 yaşındaki forvet oyuncusu Bundesliga tarihine ismini yazdırmış oldu. Artık o, bir maçta, topu kale direklerine en çok isabet eden futbolcu...

Friday, March 6, 2009

Emre Aşık




Borç: 450 Milyon Euro

2K9

İrade kaybı, bağımlı olma, teslimiyet duygusu, ihtiyaç...
Bir nevi susamak
Uğruna heba edilen nice günler
Akıl almaz geri dönüşler
Aylardır bitmeyen çekişmeler
Tomwood vs. Tifo

Tadımlık Nostalji

Gündüz kulaklarımı Mike Marsh çınlattı. 95-96 sezonunun başında Souness'ın getirdiği üç Britanyalı'dan biriydi. Liverpool formasını sayısız defa giymiş bir orta saha oyuncusuydu. Yaklaşık üç aylık Galatasaray kariyeri bir Vanspor deplasmanı öncesi, kalınan otelde son bulmuştu. En son aklıma geldiğinde, İngiltere Conference Ligi takımlarından Kidderminster Harriers'ın kaptanlığını yapıyordu. Takım onun liderliğinde profesyonel lige (Divison 3) yükselmişti. Mike Marsh Şimdilerde teknik direktörlük yapıyormuş.
Yazımı tamamlamış, yayınlamak üzereydim ki aklıma Roger Ljung geldi. Bizim kayıp topçu, kibar adam Linderoth'un menajeri. Roger Ljung Galatasaray'da bir sezon forma giymişti. Sol bekten bindirip, enfes ortalar keserdi. Galatasaray formasıyla tamamladığı sezonun ardından 1994 Dünya Kupası'nda mücadele etti. İsveç Milli takımının sol bekiydi, 11'in değişmez adamlarından.

Thursday, March 5, 2009

24 Yılın Ardından


Athletic Bilbao, İspanya Kral Kupası ilk maçında 2-1 mağlup olduğu Sevilla'yı rövanşta 3-0 yenip 24 yıl aradan sonra finale çıktı.

Eski Zamanlar

Subway
Temple Bar , Dublin
Efsanevi baget sandviç mekanından sonra Subway zamanları...

Wednesday, March 4, 2009

Coppa Italia



Sampdoria 3 - 0 Inter Milan
9' [1 - 0] A. Cassano
30' [2 - 0] G. Pazzini
42'[3 - 0] G. Pazzini

oi oi oi oi oi oi e Pazzini segna per noi.... oi oi oi oi oi oi Castellazi segna per noi...oi oi oi oi oi oi e Pazzini segna per noi.... oi oi oi oi oi oi Castellazi segna per noi...oi oi oi oi oi oi e Pazzini segna per noi.... oi oi oi oi oi oi Castellazi segna per noi...oi oi oi oi oi oi e Pazzini segna per noi.... oi oi oi oi oi oi Castellazi segna per noi...oi oi oi oi oi oi e Pazzini segna per noi.... oi oi oi oi oi oi Castellazi segna per noi...oi oi oi oi oi oi e Pazzini segna per noi.... oi oi oi oi oi oi Castellazi segna per noi...

İnfilak

Yeri geldi TV başında, gün oldu Kopenhag'da... Biz de epey maç izledik. Ama bir gün bile bir futbolcu için "bu adam bir futbol bienali" demedik. Yeter!... Rahat bırakın bizi... Oynadığınız tüm toplar patlar inşallah...

Yıllardır Kullandıklarını Zaman Zaman Değiştirmek Gerek


Sunday, March 1, 2009

Beton Gibi

Efsane maç...
Efsane goller...
Efsane anlatım...
Efsane Ercan Taner...
Ercan Taner efsane...

Carling Cup Winner: Manchester United



Cassano Böyle İstedi

Sampdoria 2 - 1 Milan


Derbinin Golü



Palermo 0 - 4 Catania
14' [0 - 1] M. Ledesma
37' [0 - 2] T. Morimoto
44' [0 - 3] G. Mascara
66' [0 - 4] M. Paolucci

Derbinin golü şüphesiz Giuseppe Mascara'dan gelmiş. Orta yuvarlağın içinden başlayan macera gol olarak sonuçlanmış. Golü atan Mascara'nın eski bir Palermo oyuncusu olması da ilginç bir tesadüf...