Reksan Reklam sundu... Bu spotun ardından merkez stüdyodaki spiker tura başlardı. Reklam arasında nerde aksiyon olduysa ilk durak o stat olurdu. İstanbul'da Orhan Ayan, İstanbul ve çevre illerinde Abidin Aydoğdu, Ankara 19 Mayıs Stadı'nda Tansu Polatkan, İzmir ve Ege Bölgesi'nde Murat Ünlü ve Anadolu'nun uzak statlarında her daim Necati Karakaya.. Başka bir şehirden gol ya da penaltı haberi gelirse mevcut bağlantı pat diye kesilir ve stüdyodan "mikrofonlarımız şimdi Kahramanmaraş'da..." cümlesi gelirdi. Bizi orda tabiki Necati Karakaya karşılardı. Tribünlerden gürültü geliyorsa ev sahibi lehine bir gol olduğunu hemen çakardık. Zaten o sırada üstadın sesi belirirdi. Necati Karakaya'nın kendine has bir üslubu vardı, kalın bir ses tonu ve durağan bir temposu... Karşı kapalı tribünlerin önündeki taç çizgisinin yaklaşık 4-5 metre önünden, hemen hemen rakip yarı alanın ortalarına yakın bir noktadan serbest vuruş kullanacak bir takım hep olurdu radyodaki maçlarda. Orta yuvarlığın kendi yarı sahasına bakan diliminin içerisinde yatan bir topçu da daima vardı. Tıpkı ceza sahası yan çizgisiyle ön çizgisinin birleştiği nokta gibi... Murat Ünlü'nün "dönüyor, vuruyor, auuuuut" üçlemesi meşhurdu. Birde bazen spiker sayısının azlığından, bazen teknik şartların yetersizliğinden, bazen maçın önemsizliğinden olsa gerek sadece skor bilgisinin geldiği maçlar olurdu. Stüdyodaki spiker verirdi bu maçın bilgisini...Ondan gelecek haberle takip ederdik o maçı. Dakika ve skor turu en meşhur aksiyondu. "Bu köşe vuruşunu da aktardıktan sonra sözü merkeze bırakacağım" diye söz verenlerde vardı... Mavi Murat 131'in içinde çıkılan pazar gezmelerinde en sevdiğim iki şeyden biriydi radyodan maç dinlemek. Diğeri ise çift kaşarlı tostum...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
2 comments:
Harika bir yazı ellerine sağlık hocam...
harika bir yazı ellerine sağlık hocam...
Post a Comment