Friday, September 19, 2008

Tarafız

Maç öncesi dört olur dedim, üç yiyeceğimizi düşünememişim. Daha doğrusu bu takımdan gol yemez bizim takım demişim. Öngörü zafiyeti. Felaket bir defans anlayışı, rezil bir savunma disiplini. Servet'in gol krizi gelmiş bu ara. Atsa da rahatlasa(k)... Baros üçler dedim, ikide kaldı. Maç boyu ekran başında "tüm toplar Kewell'a" kampansayı başlatmaya çalıştım. Ancak sesimi duyuramadım. Tomwood bile çoştu Liverpool'dan adamı Kewell uzak köşeye nişanlayınca topu. Bizden daha tarafmış gibi, Kewell'a eleştirenlere cevap olsun bu gol diye isyan etti. Devre arasına 5 dilim baklava yanında maraş usulü dondurmayla girdim. İncir tatlısını tercih etmedim. Tabağımdaki son fıstıklı baklavayı yeni yutmuştum ki yine gol yedik.. Sonra Baros sahne aldı. İkinci golde bizi gersede, kendisi için sevindik. Taze bir başlangıç. Kalan dakikalar ise malumunuz. Atılan, kaçırılan goller, yerine varmayan son paslar, anlamsız ortalar ve mösyö otorite bülent tulun... Torezege, Ilic'i özlediğini söylerken, beraber Lincoln'e sallarken +4 de maç 4-3 oldu. Yine sevindik. Anında tabelacı olduk. Skorbord ne diyorsa o... Tarafız biz. O evde ki yenilmezlik serimiz sürüyor; 5 games in a row... Ayrıca Volkan Yaman'ın gol sevinci gözlerden kaçmadı. Lincoln'ün boynuna vakum gücü meçhul uzun bir öpücük. İşte takım ruhu, işte takımdaşlık... UEFA'da adım başı maç varmış. Livescore'a girdim, liste bitmedi. Tüm favoriler kazanmış. Gecenin sürprizi Kalmar'dan gelmiş. Gerçi Feyenoord'un sezon başından itibaren aldığı sonuçlara bakılınca pekte sürpriz değil. Sampdoria beşledi. Cassano'nun dublesi var... Forza Raggazzi!...

No comments: