Sunday, October 4, 2009

Who is the guilty of this result?

Gözlerime inanamıyorum. Ya da gözlerim vakti zamanında beni kandırmış diye düşünüyorum. Bu Mehmet, o Mehmet mi diye sorup duruyorum. Tanıyamıyorum. Sezon başından beri sallanan Mehmet Topal'ın devrildiği maç olmuştur Ankara deplasmanı. Özellikle 3. golde kaptırılan topun peşinden koşma zahmeti göstermeyerek bende ki en büyük tahiribatı yaratmıştır. Zaten kısıtlı olan pas-top becerisini bu sezon başından itibaren hepten unutmuş Topal.... İstikrar abidesi Hakan Balta'ya 8. hafta sonunda da henüz ulaşılamadı. Sürekli kapsama alanı dışında.
Neyse yenilgilere çok takılmamak lazım. Sezon uzun. Zaten sinyaller geliyordu. Belki böylesine bir tokat bizi kendimize getirir. Kadıköy'de bunu yaşamaktansa, üç hafta önce, bir Ankara deplasmanında alınan 3-0 mağlubiyet haliyle tercih edilir. Rijkaard'a gelince... Niye bilmiyorum ama eleştiremiyorum. Objektif bakamıyorum. Kızamıyorum. Çok seviyorum. Kaç tane planı var sorgulamıyorum. Gerçi Bülent Tulun " Rijkaard dersine iyi çalışmıyor. Tek forvet inadını sürdürüyor" şeklinde fetvasını verdikten sonra, bize susmak düşer. Rıdvan Dilmen'de ne doluymuş ya... Bröööööeee diye kustu ne var ne yoksa... Rahatlamıştır umarım...
Günü kritik sorusu ise Bahri Havadır'dan geldi; "Who is the guilty of this result?" Ben cevabını vereyim... Rijkaard'ın tercümanı.... Evlere şenlik..

No comments: